Astroloji, gök cisimlerinin canlı ve cansız varlıklar üzerinde etkilerini araştıran bilimdir. İnsanoğlunun ilgilendiği en eski ilimler arasındadır.
Astroloji uzun süre astronomiyle aynı bilim dalı sayılmıştır. Fakat astrolojinin kökeni astronomiye göre çok eskilere dayanır, yaklaşık 6.000 bin yıl öncesine.
Günümüzde astronomi, uzaklıkların, büyüklüklerin, kütlelerin, hareketlerin, hızların, yerlerin ve teleskop gibi aletlerle ölçülen bu gibi gözlemlere dayanan kavramların bilimidir. Bu yüzden astronomi nesnel bilim olarak adlandırılmak zorundadır. Oysa astroloji öznel bilim olarak adlandırılmak zorundadır. Bu yüzden horoskop haritasının çıkarılması gerçekten astronomik süreçtir.
Horoskopun çizimi ve açıklanması ise astrolojik süreçtir. Astroloji aynı zamanda gezegenler arasındaki açılarla ve bunların insanlık üzerinde gözlemlenebilen etkileri ile ilgilenir.
Burçlar, evleri ayırmanın yoludur. Fakat bunlar doğum yerlerine bağlıdırlar. Burç, olayın alanını göz önünde tutar. Ev olayın meydana geldiği yerdir.
Gezegende olayı harekete geçiren güçtür. Astroloji evrende uyum ve simetrinin var olduğunu, ayrıca herkesin bu uyum ve simetrinin parçasını oluşturduğunu öğretir. Bu yüzden astrolojiyi hayatı açıklamaya yardım eden felsefe gibi düşünmeliyiz. Astrolojinin amacı bize olanlar için gezegenleri suçlamak değil, aksine gezegenlerle ilgili belirtiler yardımıyla kendimiz hakkında şeyler öğrenmektir. Kendimizi açıkça gördüğümüz zaman yeni özelliklerimizi kolayca keşfedebilir ve hayatımızı daha dolu, daha amaçlı, daha yaratıcı hale getirebiliriz.
Astroloji kader değildir, her şey insanın kendi elindedir. Astroloji dönemleri inceler, fırsat alanlarını, olabilecek hastalıkları, şanslı zamanları, doğum haritanızda sizi kısıtlayan, zorlayan alanları, gecikmeleri gösterir.
Sonuçta nasıl hareket edeceğiniz, neler yapacağınız, hepsi sizin iradeniz içindedir. Gezegenlerin iyi açılar yaptığı şanslı dönemlerde, hiç bir şey yapmadan oturursanız bu fırsatları Kaçırabilirsiniz. Aynı şekilde gezegenlerin zorlayıcı etkiler yaptığı dönemlerde gerekli gayret ve azmi gösterirseniz tüm zorlukları aşabilir, farkında bile olmadığınız içinizdeki gücü ortaya çıkarabilirsiniz.
Astroloji fal değildir, belli değerlere dayanarak yapılan yorumdur ve popilist yaklaşımlardan ibaret değildir. Nefes aldığımız andan son nefesimizi vereceğimiz ana kadar etkili olan göksel enerjilerin yaşamımıza yansımasıdır ve bizler bu yansımaların ne kadar çok farkındaysak, kendimizi ve yaşam kalitemizi geliştirip yükseltiriz.
Astroloji insanın türlü özelliklerini yansıtır yeteneklerini zayıf yönlerini açıklar biz astrologların görevi de burçlar ve yıldızlardan yararlanarak bunlara göre yıldız haritasını çıkarıp bilgi ve deneyimimizle beraber danışana sunmaktır. Özel olarak çıkarttığımız yıldız haritası daima doğru yol gösteren pusula gibidir.
Astroloji kendi alanında uzmanlık alanlarına ayrılmıştır:
Doğal ve Fiziksel Astroloji: Gezegenlerin med – cezir zamanlarındaki hareketlerini, hava şartlarını, atmosferin durumunu ve mevsimleri göz önüne alarak açılamalar yapan astroloji dalı.
Günlük veya Hukuki Astroloji: Ulusların, kişilerin ekonomik ve politik dönemlerinin astrolojisi.
Doğuşa Ait ve Genetik Astroloji: Bireylerin ve onların doğum haritalarını inceleyen açıklayan astroloji dalı.
Ruhsal Astroloji: Kişi doğmadan önce anne karnındayken gerçekleşen Güneş ve Ay tutulmalarının etkilerinin ruhsal yolculuk üzerindeki etkilerini inceleyen astroloji.
Saatlik Astroloji: Herhangi zamanda ve yerde ortaya çıkan belirli sorunları ve onları açıklamaya çalışan astroloji dalı.
Astroloji fal değildir. Gökyüzü evleri, burçlar ve yıldızlardan yararlanan bilim ve sanattır.
Astrolog bunlara göre hesaplar yapar, durumları saptar ve açıklamalarda bulunur. Her ev, her burç ve her yıldızın anlamı vardır. Binlerce yıldır toplanan bilgiler günümüze kadar gelmiştir. Astrologlar da kendi bilgilerini, izlenimlerini bunlara eklemiştir. Eski uygarlıkların da Astrolojiden yararlandıklarını açıklayan türlü belgeler bulunmaktadır.
Astrolojinin başlangıcı Babillilere dayanır, Astroloji Babil’den gelmiş ve tüm dünyaya yayılmıştır. Babil’deki Magi’ler gökyüzünü daire olarak görmüşler ve daha sonra İdris Peygamber’in “Çarkı Felek” adını verdiği bu daireyi on iki eşit parçaya bölmüşlerdir. 30 derecelik olan bu parçalara da ev denilmiş, böylece gökyüzünün on iki evi ortaya çıkmıştır.
Bu sanat eski Mısır’dan Araplara ve oradan da eski Yunanlılara geçmiştir. Daha sonra da Roma İmparatorluğu’ nu etkisi altına almış zamanla bütün Avrupa ya yayılmıştır. Hindistan da yıldız biliminde çok ilerlemiş; Eski Çin de Astrolojiye büyük ilgi duyulmuştur. Çin imparatorlarının saraylarında da özel Astrologlar bulunduğu da bilinmektedir. Bu konuda Osmanlı dönemine aitte pek çok belge vardır ve dönem padişahlarının Astroloji’den faydalandığı, sarayda görevli Müneccim başlarını görevlendirdikleri de bilinen gerçektir.