COVID-19 salgını insanların hem kişisel hem de profesyonel yaşamlarını dramatik bir şekilde değiştirdi. Bu salgınla ilgili hiçbir şey alıştığımız düzenin içinde veya bildiğimiz gibi değildi. COVID-19 virüsü, yoluna çıkan her şeyi ve herkesi alt üst ederek dünyayı kasıp kavurdu. Küresel kısıtlamalar kurumların kapılarını fiziksel dünyaya kapatırken, benzeri görülmemiş bir hızla bulut bilişime (cloud sistemlere) geçmeye zorladı.
Birçok kuruluş uzun süredir evden çalışıyor. COVID-19 aşılamaları ile birlikte, işgücünün fiziksel ofise yeniden dönmesi planlanıyor. Ancak kurumsal dünya işlerin eski haline geri dönmeye hazır mı yoksa bu iyi niyetli bir hayal mi?
Yeni İş Gücünün Değişen Talepleri
Aviva’nın yakın tarihli “Belirsizlik çağında gelişen” raporuna göre; çalışanların %69’u artık esnek çalışmanın iş ve kariyer seçimlerini etkilemede önemli bir rol oynayacağını söylerken, aynı grubun %64’ü çalışma saatlerinin esnekliğini artıracağını belirtti. Pandemi sonrası bir dünyada iş memnuniyetinin büyük ölçüde çalışanlara nerede ve ne zaman olursa olsun çalışma özgürlüğü verilmesine bağlı olduğu fikri, Okta’nın araştırmasına da yansıyor.
8 Avrupa ülkesinde ve 12 endüstri dikeyinde, 10.000 ofis çalışanı ile anket yapılarak oluşturulan Yeni İşyeri Raporu’nda Okta, bugün çalışanların %42’sinin ev ve ofis tabanlı çalışmayı tercih ettiğini, %17’sinin ise tamamen evden çalışmak istediğini tespit etti.
Okta’nın raporu, kurumsal esneklik için daha fazla talebin yanı sıra, çalışanların %60’ının senkronize olmayan bir ortamda çalışmayı tercih edeceğini ve bu grubun %54’ünün kendi saatlerini tanımlama yeteneğinin iş/yaşam dengesini ve işlerini büyük ölçüde iyileştireceğini iddia ettiğini gösterdi.
Pandemi sonrası değişen dünyada, çalışma yaşamındaki geleneksel 9-5 ‘herkese uyan tek beden’ yaklaşımının artık yeterli olmayacağını ve kuruluşların çalışanlarının beklediği esnekliği, güvenli bir ortamda sunmanın bir yolunu bulmaları gerektiğini söyleyebiliriz.
Çalışma Hayatının Geleceği Hibrit
COVID-19 süreci yatıştığında gelecekteki işyeri ve çalışma hayatının nasıl olacağına karar vermek, son zamanların büyük tartışma konularının başında geldi. En doğru modelin belirlenmesi, sektör ve organizasyon kültürüne göre farklılık gösterecektir.
City AM raporuna göre, küresel danışmanlık hizmeti veren Deloitte çalışanları, pandemi kısıtlamalarının esnemesi halinde diledikleri yerden çalışmaya devam etmeyi tercih edeceklerdir. Rapor, Deloitte’un işgücünün %80’inden fazlasının ofise sadece haftada iki gün veya daha az bir süre ile fiziksel olarak gelmeyi tercih edeceğini göstermektedir.
Diğer taraftan Apple CEO’su Tim Cook, 137.000 çalışanından oluşan küresel iş gücüne tamamen ofise geri dönmeleri gerektiğini söyledikten sonra eleştiri yağmuruna tutuldu. Çünkü Apple çalışanlarının %80’i yeni çalışma koşullarında deneyimledikleri, aynı kalitede çıktıları uzaktan çalışarak üretebildikleri bir düzende neden zorunlu olarak fiziksel ofislerde yer almaları gerektiğine anlam veremediklerini ilettiler.
Yukarıda bahsedilen araştırmayla birlikte, birçok organizasyonun değişen iş gücü talepleri karşılamak ve çalışma ortamlarını tasarlarken iş gücünün güvende, rahat ve özgür hissetmesini sağlamak için gelecekte hibrit bir çalışma stratejisi benimsemesi gerekmektedir.
Kimlik Yönetimi, Özgürlük ve Güven Sağlar
Özgürlük ve güvenlik arasındaki bu dengeyi bulmak, özellikle karmaşık eski sistemlerden ve doğal olarak birbiriyle iyi bir şekilde bütünleşmeyen modern bulut teknolojilerinden oluşan dünyada oldukça zorlu bir yönetim olabilmektedir. Cihaz türleri ve bağlantı noktalarının çoğalması ile bir kullanıcının farklı bir Wi-Fi bağlantısında her oturum açtığında birden çok bilinmeyen ağı doğrulama ihtiyacını yönetmek kolay değildir. Geleneksel koruma modelleri ile modern hibrit bağlantı ağlarını güvenli tutmayı başarmak zorlaşmıştır.
Günümüzde birçok organizasyon kimlik, cihaz, ağ veya konum tarafından aksi kanıtlanana kadar herkese “Sıfır Güven” (Zero Trust) yaklaşımını kabul eden güvenlik ilkesini benimsemektedir. Sıfır güven yaklaşımı modelini uygulamak için projeye kimlik yönetimi ile başlamak yönetim ve güvenliğin ilk adımını oluşturacaktır.
Sıfır Güven (Zero Trust) veya bulut tabanlı hibrit IT ortamında tek bir kimlik mimarisi oluşturmasına olanak tanıyan, bir kimlik ortağı olarak hareket eden Okta, doğru kişinin, doğru zamanda ve yerde, ilgili kaynaklara ulaşmasını güvenli teknoloji altyapısı ile sağlamaktadır.
Okta, organizasyonlar ve çalışanları arasında güven oluşturmanın yanı sıra müşteri ve çalışan veri gizliliğini korurken, dijital güveni de pekiştirir.
Okta dağınık iş gücüne kesintisiz, tek dokunuşla, çalışması gereken tüm kaynaklara ve uygulamalara, zamandan veya konumdan bağımsız olarak parolasız erişim sağlayarak, kuruluşların çalışan beklentilerini karşılamasına ve güvenliği tehlikeye atmadan ihtiyaç duyulan esnekliği sağlamasına yardımcı olur.
Çalışma dünyasının gelişimi ve organizasyonların çalışan taleplerini karşılamalarken güveni sağlamalarına yardımcı olacak kimlik yönetimi hakkında daha fazla bilgi için, Okta The New Workplace 2021 raporunu ücretsiz kopyasını indirebilirsiniz.